Kıbrıs Türk Halkına Soruyorum Gelecek Kuşaklarımıza Onurlu Bir Kimlik Bırakabilecek miyiz

Keşke İlber Hocaya Gösterilen Tepkiyi Avrupa ve Rum Merkezli Aşağılanmalara da Yapsak

Kıbrıs Türkü'nü ve Türkiye'yi Aşağılayan Annan Döneminde ve Devamında Avrupalı Aktörlerin Bir Kısmını Gelin Hatırlayalım

Bugün klavye delikalılığı ile sosyal medyada mangalga kül bırakmayan ve İlber hocanın kulağını çeken güruh o gün yani Annan Planı ve devamındaki dönemde ağzını bir defa olsun Avrupaya açmadı.

Siyasi Liderlerden Aşağılayıcı Sözler

Valéry Giscard d’Estaing (Fransa, AB Anayasası Komisyonu Başkanı)

"Türkiye ve alt sömürgesi bir Avrupa ülkesi değildir. Kıbrıs’ın kuzeyinde yer alan topluluklar da bu kimlikten uzak, farklı bir geleneğin ürünüdür."

Theodoros Pangalos (Yunanistan Dışişleri Eski Bakanı)

“Türkler kanlı çizmelerle Avrupa şehirlerine girdikleri için şimdi içeri alınmak istenmiyorlar."

Bu tarihsel intikamcı yaklaşımlar, hem Türkiye’yi hem Kıbrıslı Türkleri hedef alarak, AB içinde düşmanlaştırıcı bir hafızayı körüklemiştir.

Devam Edelim...

Eleftherios Synadinos (AP milletvekili)

“Kıbrıslı Türkler kirli, hayvani yaratıklardır. Sürü gibi kaçan ve medeniyetten uzak birer tehdittir.”

Bu ırkçı ifade AP tutanaklarında yer almıştır...

2004 referandum sürecinde Rum Ortodoks Kilisesi, Annan Planı’na karşı çıkarak, "bu plan şeytan işidir" ifadesini kullanmıştır.

Bu söylemin içine Kıbrıslı Türkler de dahil edilmiştir,

Lütfen İfadeye Dikkat

“Tanrı’nın adasını işgal edenlerle aynı devlette yaşayamayız”

Vaaza Bak İzaya Gel...

Biz Kıbrıs Türkleri böylece yalnızca siyasi değil, teolojik olarak da ötekileştirildik...

Dönemin Medya Karikatürlerini dün akşamdan beridir arşivimde karıştırdım.

Dönemin Medya Karikatürleri Simgesel Aşağılamaları Hatırlayalım

Avrupa’da çıkan karikatürler Kıbrıslı Türkleri,

Çadırda yaşayan,

Askeri üniformalı ve silahlı,

Türk bayrağına sarılmış bir “kukla” figürüyle defalarca temsil etti.

Şimdi Sosyal Medya Trolleri ve Klavye Delikanlılarına Soruyorum

Bu imgeler, yalnızca düşmanlaştırıcı değil, aynı zamanda kültürel olarak ötekileştirici işlevler değil midir.

Şu anda, Kıbrıs Türklerinin kendini tanıtma, meşru bir halk olarak görünme çabası uluslararası medyada sistematik olarak bastırılmamış mıdır ve hala daha bastırılma devam etmemekte midir

Ortaylı'nın talihsiz, maksadını aşan ifadesi, halkın tamamına değil, Batının sahte barış vaadine kanan bir kesimin tarihsel yanılgısına yöneliktir.

Avrupalı Olma Hayaliyle Kimliklerini Pazarlayanlar şeklindeki tespiti es geçilmiştir, bugün bile AB’nin Kıbrıs Türk halkına yönelik adaletsizliğini açıklar niteliktedir.

Annan Planı dönemi, Kıbrıs Türk halkının tarih boyunca uğradığı en büyük diplomatik ve kimliksel kırılmalardan biri olarak kayda geçmiştir.

Bu dönemde Avrupa’dan, uluslararası kamuoyundan ve özellikle Rum-Yunan ittifakından devam eden aşağılayıcı söylemler, hafızalarda canlıdır.

Bugün bu hafızaya sahip çıkmak, yalnızca tarihsel bir görev değil, aynı zamanda gelecek kuşaklara onurlu bir kimlik bırakma meselesidir.

Linç Kültürünü Alışkanlık Haline Getirmiş Bir Güruh Bize Cambaza Bak Yapmasın.

Ey Federasyoncular, Sizin ve Rum Gardaşlarınızın Günahları Çoktan Boyunuzu Aştı. Avrupaya ve Yakın Zamanda Kilisenin Aşağılamalarına Niye Ağzınızı Açmadınız, Açmıyorsunuz...