Bayramlık Ağzımı, Bayram Sonu Açıyorum…
HAP GİBİ ANLATIM 20
Çıktığım Her Televizyon Programında, Köşe Yazılarımda Defalarca Anlattım, Kıymetli Hocalarımızla ve Bürokratlarımızla Yüzlerce Saatlik Kalkınma Planı Toplantılarımızda Her Seferinde Tekrarladım…
KKTC Ekonomisinde Parasal Genişleme ve Enflasyon Çıkmazı Ters Yönde İlerleyen İki Gerçekliktir…
2025 yılının ilk yarısı itibarıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde
ekonomik veriler çelişkili bir tablo sunmaktadır. Bir yanda bankacılık sektöründe kredi ve mevduat hacimleri hızla büyümekte, diğer yandan ise halkın temel tüketim harcamaları içindeki en kritik kalem olan gıda fiyatlarındaki yükseliş, mutfakları adeta alev alev yakmaktadır.
KKTC’de son dönemde yaşanan finansal büyüme ile yüksek enflasyonun halk üzerindeki etkisi birlikte ele alınmalıdır, iki ekonomik göstergenin birbirini nasıl dengelemediği ve hatta çeliştiği tartışılmalıdır ve buna göre ivedi şekilde tedbirler hayata geçmelidir.
Altta Kalanın Canı Çıksın, Finansal Genişleme Kredi ve Mevduatta Patlama Var… Vay Anam Vay Rakamlara Bak...
KKTC bankacılık sektörü Mart 2025 itibarıyla ciddi bir parasal genişleme sürecindedir. Bankaların toplam aktifleri %10,39 artışla 363,7 milyar TL’yi geçerken, sektörün kredi hacmi 149 milyar TLye, toplam mevduat hacmi ise 282 milyar TL’ye ulaşmıştır.
Kredi Mevduat oranımız % 52,8 ile Dünya Ortalamasının Bir Hayli Altındadır, Muazzam İyi Bir Rasyodur, ancak Bu Kadar Atıl Para Hala Ekonomiye Kazandırılamamaktadır, Bu nedenle her fırsatta SERMAYE PİYASALARINI KURUNUZ DİYE BAĞIRIYORUZ.
Peki Kredi Mevduat Rasyosu nedir, 100 birim mevduata karşılık 53 birim kredi taşıyoruz.
Bu, Bankacılık sistemimizin TAŞ GİBİ OLDUĞUNU GÖSTERMEKTEDİR.
ÜSTEL HÜKÜMETİNİN, Bana Göre Alt Yapı Yatırımlarından Sonra En Büyük Başarısı Budur...
Peki Ekonomik Realite Nedir !
Bu veriler, yüzeyde sağlıklı ve büyüyen bir finansal sistemi yansıtsa da, bu büyümenin reel ekonomi üzerindeki etkileri sorgulanmaya açıktır. Mevduatların dövize yönelmesi ve kredi genişlemesi, kur riskini ve dışa bağımlılığı artırırken, tüketicilerin borçlanma kapasitesini de yükseltmiştir.
Tüketici Cephesinde Yangın, Gıda Enflasyonu Cayır Cayır Yakıyor…
Halkın gündelik yaşamındaki ekonomik gerçeklik bambaşkadır. Gıda enflasyonu Nisan ve Mayıs 2025’te yeniden yükselişe geçerek %9,87 seviyesine ulaşmış, Ocak-Mayıs döneminde ortalama yıllık artış %34’ü aşmıştır. KKTC İstatistik Kurumu verilerine göre de KKTCde, maalesef gıda fiyatlarındaki artışta, dünya ortalamasının %70 üzerinde seyretmektedir.
Dar gelirli ailelerin temel geçim kalemlerinden biri olan gıdanın toplam hane gelirinden aldığı pay dramatik şekilde artarken, enflasyon verileri mutfakta krizin boyutunu gözler önüne sermektedir.
Alt gelir gruplarında %50 ila %70 aralığında gıda harcaması yapıldığı tahmin etmekteyim, bu da gelir adaletsizliğini derinleştiren bir tablo önümüze koymaktadır.
Zıt Yönlü Ekonomik Göstergeler, Ciddi Çelişkiyi Gözler Önüne Seriyor, Rakamlar Ortadadır, Para Bankacılık Sisteminin Cebine Giriyor, Mutfak Daralıyor...
Ekonomik teoriye göre, kredi ve mevduat hacminin artması tüketimi canlandırmalı ve refah düzeyini yukarı çekmelidir. Ancak KKTC’de yaşanan durum bunun tam tersine işaret etmektedir. Finansal sektördeki büyüme, gıda enflasyonu ve gelir düşüklüğü ile halk nezdinde karşılık bulamamaktadır.
Bunun birkaç nedeni vardır.
Finansal büyümenin spekülatif karakteri ne demektir…
Gelin Yakından Bakalım, Döviz cinsi mevduat ve kredilerdeki artış, üretime dayalı bir genişlemeden ziyade, kur farkı kazanç beklentisine dayalıdır.
Stokla babam stokla...
İthalata bağımlı gıda zinciri, KKTC’nin yüksek ithalat oranları, ani şekilde yaşanan küresel gıda krizlerinden orantısız şekilde etkilenmesine neden olmaktadır.
Maliye ve Ekonomi politikalarında etkinlik eksikliği, gıda zamlarına karşı sübvansiyon veya denetim mekanizmalarının sınırlı kalması, çaresiz şekilde piyasa fiyatlarını kontrol edememektedir.
KKTC ekonomisinde 2025 yılı itibarıyla karşı karşıya kalınan ana çelişki şudur, Bankacılık sisteminde rakamsal büyüme sağlanırken, reel sektörde ve özellikle temel tüketim alanlarında halkın alım gücü gerilemektedir. Bu durum, parasal genişleme ile yaşam maliyeti enflasyonu arasında ters yönlü bir korelasyonu ortaya koymaktadır.
Peki Alt kesim ile üst kesim arasındaki orantı ne zaman açıldı, 2024 Haziran ayı sonrası hayata geçmesi gereken tedbirler ivedi şekilde aksiyona dönemedi, bunlardan en önemsediğim, HAL YASASININ HAYATA GEÇMESİ, ikincisi ise, ETİKET TÜZÜĞÜNÜN HAYATA GEÇMESİ aksiyonlarıydı.
Bu iki önemli yasa ve tüzüğü hayata geçiremezsek, Gıda Eflayonundan daha da çekeceğimiz var...
Kısa Vadeli Çözümde Ne Yapılmalı... Anlattık Yazdık, Devam Edeceğiz.
Gıda sübvansiyonları, ve fiyat denetimi başta et olmak üzere yeniden ele alınmalı, Tarım Bakanlığına bağlı birimler ve Tüketici Koruma birimleri güçlendirilmelidir.
Mevcut döviz ağırlıklı finansal sistemin kırılganlığı azaltılmalı, üretim ve sanayi yatırımları teşvik edilmelidir.
Sermaye Piyasaları Kurularak, Hane Halkının Döviz Kur Riskini Hedge Etmesi (Kur Riskinden Korunmaya Alması) Öğretilmelidir.
Gelir dağılımını dengeleyici sosyal politikalar geliştirilmeli, özellikle dar gelirli ailelerin temel harcamaları için destek mekanizmaları oluşturulmalıdır. Başta Dar Gelirli Aileler İçin Devlet ve Belediyelerimiz Tarafından Temel Gıda Harcaması Çekleri Hazırlanmalıdır. Dar gelirli olduğu tespit edilen kişiler için, Belediyeler nezdinde çocuk yuvaları ve restaurantlar açılmalıdır.