KIBTEK ve EL-Sen Çıkmazımızdır,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde elektrik arzı, sadece teknik bir altyapı sorunu değil, doğrudan siyasi bir mesele haline gelmiştir.
KIBTEK yıllardır borçlar, arızalar ve altyapı yetersizlikleriyle anılırken, en büyük kriz odağını ise sendikal yapı, özellikle de El-Sen oluşturmaktadır.
Bugün KIBTEK’in yaşadığı sıkıntıların çoğu, teknik ya da mali değil, doğrudan sendikal baskıların siyasallaşmasıyla ilgilidir.
KIBTEK’te Sayın Başbakan Ünal Üstel’in Doğrudan Müdahelelerine Rağmen Sendikal Hizipçilik ve Yönetim Zafiyeti Devam Etmektedir.
Her seçim döneminde kara dumanlar, elektrik kesintilerinin artması, trafo arızalarının üst üste gelmesi ve sendikanın meydan okuyan tavırları artık tesadüf olmaktan çıkmıştır.
Halkın en temel hizmeti olan elektrik, El-Sen’in siyasi hesaplarına ve sokak gücüne rehin edilmiştir.
İşçi hakkını savunmakla görevlendirilmiş bir sendikanın, hükümetleri deviren, ekonomiyi felç eden bir siyasi aktöre dönüşmesi, kamu yararını yok eden bir anlayışın ürünüdür.
El-Sen’in tarihsel pratiğine bakıldığında, çifte standartlar da dikkat çekmektedir.
Örneğin, AKSA İLE YAPILAN UZUN DÖNEMLİ SÖZLEŞMELER
Sayın Ferdi Sabit Soyer’in Başbakan Olduğu, Cumhuriyetçi Türk Partisi hükümeti döneminde imzalandığında SENDİKA SESSİZ kalmıştır.
Ancak sağ hükümetler döneminde aynı anlaşmalara karşı “İŞGAL” söylemleri geliştirilmiş, meydanlara inilmiştir.
Bu durum, El-Sen’in işçi haklarını değil, İDEOLOJİK hesaplarını öncelediğini açıkça ortaya koymaktadır.
Kendi üyesinin geleceğini değil, kendi siyasi pozisyonunu gözeten bir sendikal anlayış, aslında temsil ettiğini iddia ettiği İŞÇİYE en büyük İHANETİ yapmaktadır.
KIBTEK’in yapısal sorunları ortadadır. Yetersiz yasa altyapısı, profesyonel yönetim eksikliği, denetim zafiyetleri ve yatırım boşlukları birer gerçekliktir.
Ancak bütün bu sorunların çözülmesini engelleyen en büyük bariyer, El-Sen’in sürekli şalter kapatma tehdidiyle sistemi kilitlemesi, yatırım ve özelleştirme karşıtlığıdır.
Dünyada Komünist ÇİN ve Diktatör Suudi Arabistan Devleti dışında elektrik üretip satan bir Kamu Otoritesi KALMAMIŞTIR.
MODERN DÜNYADA Elektrik Üretimi ve Satışı Kamu-Özel İşbirliği ile yapılmakta ve Kamunun Payı Özellikle Üretim Tarafında Minimum Düzeyde Kalmaktadır.
KAMU Elektrikte Düzenleyeci ve Denetletici Otoritedir,
Bir kamu çalışanı sendikasının, ülkenin havalimanındaki trafolarına kadar eylemlerde bulunması, trafoya sabotajda bulunması ve sendikanın her defasında elektriği keseriz tehditlerinde bulunması, artık işçi mücadelesi değil, Halkımıza ve Devletimize karşı işlenen açık bir suçtur.
Elektrik kesintileri ve arızalar teknik olarak elbette çözülebilir.
iltre sistemleri kurulabilir, röle koordinasyonları güncellenebilir, enterkonnekte kablo ile Türkiye’ye bağlanarak arz güvenliği sağlanabilir.
Bunlar Zaman İçinde Yapılacaktır da,
Ancak sendikal zihniyet değişmediği sürece, bu yatırımlar da boşa çıkacaktır.
Çünkü sistemin içinde, kendi gemisini delmekten çekinmeyen bir yapı vardır.
El-Sen, üyelerinin haklarını korumak yerine siyasi ajanda ile hareket ederek halkı mağdur etmekte, ülkenin sanayisini, esnafını ve öğrencisini elektriksiz bırakarak kendi varlığını “KRİZ ÜRETME GÜCÜ” üzerinden meşrulaştırmaktadır.
Bu anlayış sürdükçe KIBTEK ne mali anlamda tam anlamıyla toparlanabilecek, ne de teknik olarak modernleşebilecektir.
Sonuç olarak, KIBTEK’in gerçek sorunu sadece kesintiler, yakıt sorunları, verimsizlik veya altyapı değildir.
Asıl sorun, kurumu rehin alan Sendikal Vesayettir.
El-Sen, işçinin hakkını savunmak yerine siyaset yapmaya devam ettikçe, halk daha çok karanlığa mahkum edilecektir.
Bu nedenle yapılması gereken, KIBTEK’i bağımsız bir düzenleme ve denetim kurulu çerçevesinde yeniden yapılandırmak, Yaptırım Gücü Olan Gerekli Enerji Üst Kurullarını Oluşturmaktır, El-Sen’i ise siyasal bir örgüt gibi davranmaktan çıkaracak hukuki adımları ivedi şekilde atmaktır.
Elektrik bir sendikanın değil, Halkın Hakkıdır.
