Kıbrıs Namlunun Ağzındadır, Durum Çok Ciddileşmiştir
İngiliz Sky News gazetesinin haberine göre ABD Başkanı Trump Kıbrıs’a Doğrudan Uçak Konuşlandıracak.
ABD, İran’a DOĞRUDAN saldırılarında Kıbrıs’ı Kullanacak,
İran’nın,Lefkoşa Büyükelçisi Alirıza Salarian “Üçüncü Ülke Topraklarından Bir Saldırı Görürsek Karşılık Verme Hakkımız Vardır” açıklaması ile Rum Yönetimini doğrudan uyarıyor.
İran’ın resmi kanalları ve güvenlik uzmanları, Kıbrıs’ı açıkça düşman askeri yığınağı olarak tanımlamaya başlamıştır. Sebep açıktır, İran’a yönelik İsrail ve Batılı saldırıların koordinasyon merkezleri, Kıbrıs Rum Yönetiminin topraklarındaki İngiliz üslerinden yönetilmektedir.
Bu durum, uluslararası hukuka göre meşru müdafaa kapsamında İran’a bu üsleri hedef alma hakkı doğurur.
İran’ın istihbarat ve askeri çevreleri şu tespitte birleşmektedir,
Kıbrıs Rum Yönetimi’nin toprakları, artık tarafsız bir bölge değil, aktif savaş komuta merkezidir. Bu üslerden yapılan yönlendirme ve saldırıların sonuçlarına Rumlar da katlanacaktır.
Kıbrıs adası, artık sadece bir coğrafya değil, aynı zamanda emperyalizmin bedenine kazınmış bir utanç haritasıdır.
Kıbrıs Rum Yönetimi, kendi topraklarını birer birer askeri aktörlere tahsis ederek, egemenliğini parça parça satmış, adayı fiilen çok uluslu bir komuta merkezi ve operasyon üssüne dönüştürmüştür.
Gelinen aşamada bu jeopolitik ahlaksızlık, sadece bir teslimiyet değil, artık doğrudan savaş riski taşıyan bir provokasyondur. İran-İsrail gerilimi çerçevesinde konuşlanan bu üsler, İran’ın hedef listesindedir.
Satılık Egemenlik, Kıbrıs Rum Yönetiminin Çok Müşterili Yatak Haritasıdır. Rum Yönetimi, güya stratejik iş birlikleri kisvesi altında, adanın dört bir yanını farklı ülkelere üs olarak tahsis etmiştir,
ABD, Limasol yakınlarında inşa edilen tesislerle fiili hakimiyet kurmuştur.
Fransa, Mari’deki Evangelos Florakis Donanma Üssü ile Doğu Akdenize liman ve donanma erişimi sağlamıştır.
Hindistan, enerji güvenliği ve siber altyapıya yönelik teknik personelini adaya göndermektedir. Donanması yoldadır.
İsrail, Larnaka’da kurduğu elektronik istihbarat sistemiyle Türkiye’yi ve Arap ülkelerini izlemektedir.
Rum limanları savaştan kaçan İsrail'li yolcu uçakları, yatlar ve cruise gemileri ile doludur.
İngiltere, hala sömürge statüsünde olan Dikelya ve Ağrotur üsleri üzerinden Ortadoğu’daki operasyonları yürütmektedir.
Rum Yönetiminin bu durumu, egemenliğin değil, siyasi bedenin, küresel aktörler arasında paylaşıldığı bir KERHANE DİPLOMASİSİDİR.
Ey Kıbrıs Türkünü Rum'a Yama Yapmaya Çalışan Sahtekar Muhalefet, Emperyalizme Açık Topraklar, Türk’e Kapalıdır, Rum Zihniyetinin Çifte Standardı ile Hangi Federasyonu Konuşacaksınız
Bugüne Kadar Annan Planı ve Crans Montana'da Neyimizi Vermedik, Bir Yaşam Hakkımız Kaldı, Yaşam Hakkımızı da Rum'a Verip, Bizi Yok Ettireceksiniz.
Rum Yönetimi, emperyalizme ve onun askeri aparatlarına sınırsız alan açarken, Kıbrıs Türk Halkının eşit egemenlik hakkını yok saymakta, federasyon önerilerinin her türlüsünü reddetmektedir.
Bir yandan emperyalizme üs üstüne üs verirken, diğer yandan Kıbrıs Türkleriyle ortak bir yapı kurmayı reddetmek, sadece siyasi ikiyüzlülük değil, aynı zamanda psikolojik bir aşağılık kompleksinin ürünüdür.
Savaşın Eşiğindeki Kıbrıs, Rum Yönetiminin Kumar Masasıdır
İsrail-İran savaşında Rum Yönetimi, adeta Kumar masasında bahis fişi gibidir. Kendi halkının güvenliğini düşünmeden, askeri üsler üzerinden emperyal aktörlerin savaş oyunlarına ev sahipliği yapmak, doğrudan halkı ateşe atmaktır.
Kıbrıs Rum Yönetiminin bu JEOPOLİTİK SEKS İŞÇİLİĞİ, her gün yeni bir müşteriye pozisyon almasıyla, adayı küresel bir çatışmanın sıçrama tahtasına dönüştürmüştür.
İran, bu üslerin vurulabileceğini açıkça beyan etmiştir. Bu durumda Adanın Tamamının atılan füzelerin hedefi olma ihtimali yüksektir.
Açıkça İfade Ediyorum, İçimizdeki Federasyoncu Maskeli Kuklalar, KKTC İçindeki Truva Atlarıdır
Son günlerde bu federasyoncu gürühun hem vatanımızın güvenlikçi bakış açısına karşı alaycı tutumları, hem de mal mülk meselesinde birlik olma çağrılarına meydan okumaları bunu net şekilde göstermektedir.
Rum'un açık tehdide rağmen, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti içinde hala federasyon hayalleri kuran ve Rum yönetimini aklayan kesimler, Türk milletinin güvenliğini hiçe saymaktadır.
Sığınak fonlarını iktidar olduğu dönemde maliyeye aktaran muhalefet, askeri iş birlikleri ve Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın milli direniş çağrılarına edepsizlikle ve meydan okumayla cevap vermektedir. Bu kesimlerin esas amacı, Rum'u her seferinde aklamak Kıbrıs Türkünü, Rum’a yama yapmaktır.
Hatırlatalım, geçtiğimiz aylarda KİLİSE BAŞ PAPAZININ Kıbrıs Türküne hakaretini aklamaya ve PAPAZI öyle demek istemedi, şöyle demek istedi şeklinde savunmaya kalkan hain güruhla AYNI SOKAKTA yaşıyoruz.
Hala daha Rum’un emperyalizme fahişelik yaptığı bir ortamda, federasyon talep etmek ya da Rum'un söylem ve eylemlerini aklamaya çalışmak, ya safdilliktir ya da bilinçli bir ihanettir.
Artık "KIBRIS’TA" ortak gelecek yalanlarıyla halkı kandırma dönemi sona ermelidir.
Eğer bir sabah İran füzeleri Limasol’u, Mari’yi ya da Dikelya'yı vurursa, ya da o füzelerden biri yanlışlıkla kuzey tarafına düşerse bunun sorumlusu ülkesinin anahtarını emperyalizme teslim eden Rum yönetimi olacaktır ve faturası da ona çok ağır olacaktır.
Açıkça Uyarıyorum, Rum Yönetimi'nin bu jeopolitik teslimiyeti, bir sabah bizim için savaşa dönüşebilir.