İlişkiye başlamadan önce bu kavrama ne kadar hakimiz? Gerçekten kendi kararımızla mı ilişkiye başlıyoruz, yoksa sosyal medya ve yalnızlık ihtiyaçları doğrultusunda mı bu yöne yöneliyoruz? Birçok birey, ne istediğini ve kendini tanımadan ilişkiye adım atıyor. İlişkiye dair beklentilerini bilmeden bu yola giriyorlar. Sonuç olarak, sevgi ve saygının azaldığı, nefret ve öfkenin hakim olduğu bir süreçle karşı karşıya kalıyorlar.
Gerçek bir ilişkinin temel kuralı, "biz" istediğimiz için başlamasıdır. İhtiyaç ya da toplumun ilişkiye dair beklentileri yüzünden olmamalıdır. İlişki dediğimiz kavram, sorumluluk gerektirir ve iki farklı bireyin aynı olmadığını kabullenmekle başlar. Sınırlar, ilişki içinde ihlal edilmemelidir. Her iki bireyin de alanlarına saygı duyulmalı; herkesin sevgiyi gösterme şeklinin farklı olabileceği unutulmamalıdır. Ayrıca, başkalarının ilişkileri ile kıyaslama yapmadan, sürdürülebilir bir ilişki yürütmek önemlidir.
İki insanın birbirini sevmesi, değer vermesi ve aynı zamanda saygı duyması oldukça önemli ve değerlidir. Ancak bu, kendi benliğimizi ve ihtiyaçlarımızı unutarak sadece bir noktaya odaklanmamız gerektiği anlamına gelmez.
İlişkinin ilk aşaması flört evresidir, yani tanışma sürecidir. Bu dönemde aşırı verici olmak, karşımızdakini değiştirmeye çalışmak veya onun istediği gibi biri olmaya çalışmak bizi bütünlükten uzaklaştırır. Bu yaklaşım, ilişkide yalnız bir birey olarak hissetmemize yol açabilir. Sağlıklı bir ilişki, hem kendimizi kaybetmeden var olmayı hem de karşımızdaki kişiyi olduğu gibi kabul etmeyi gerektirir.
Sağlıklı bir ilişkide alma-verme dengesi oldukça önemlidir. Partnerimiz adına düşünmek ve karar vermek, sevgi değil "işgal" etmektir. Partnerimizin duygularını ve ihtiyaçlarını fark ederek, izin verdiği sürece desteğimizi göstermek ise gerçek bir "sevgi" eylemidir. Bu dengeyi sağladığımızda, hem kendi alanımızı hem de karşı tarafın alanını korumuş oluruz. Böylece kimse kimseyi işgal etmemiş olur.
Kişisel alanlarımıza, arkadaşlarımıza ve ailemize zaman ayırmak, ilişkiyi girdaba sürüklemez. Tam tersine, sürekli iç içe olmak ve kendimize alan tanımamak ilişkiye zarar verir. Bu dengeyi oturtamamış olmak, alma-verme dengesinin bozulmasına da yol açabilir.
Alma-verme dengesinin bir diğer önemli noktası, bu dengeyi sadece ilişkide değil, kendi alanımızda ve hayatımızda da sağlayabilmemizdir. Kendi hayatımızda bu dengeyi kuramazsak, ilişkide de denge bozulabilir ve tartışmalara zemin hazırlayabilir.
Bu yüzden önce kendimize zaman tanımalı, alan açmalı ve ilişkiye dair beklentilerimizi öğrenmeliyiz. Yalnızlık algısı ve kendimizi iyi hissetmek için kurulan bir ilişki, bize iyi gelmekten çok zarar verecektir. Kendimizi ne kadar iyi tanır ve saygı duyarsak, karşımızdaki kişi alma-verme dengesini bozmaya çalışsa bile ilişki yönetimimiz ve farkındalığımız o kadar sağlam olacaktır.
İlişkilerde Alma- Verme Dengesi
Uzm.Psk Selin Karasu
Yorumlar